Şubat ayının 14’ünde blogumun 8. yaşı doluyor. Yıllar öncesinde bir gece bilgisayar başına oturup da kendi halinde bir yemek blogunu keşfetmemle başladı tüm hikaye. O gece ismini ne koysam, ne yazarım, ne anlatırım falan derken “Ordan Burdan Hayattan” dedim ve başladım bloglamaya. Yeni doğum yapmış bir anne, hele de uzunca süre prematüre bir bebeği ele gelir bir şekle sokup kendine vakit ayırabilmiş bir kadın olarak bir nefes buldum ekrandaki dünyada. Elbette o gece aklımın ucundan bile geçmezdi blogun benim hayatta yaptığım en güzel şey olduğu ve ömrünün bunca uzun olacağı.
İstanbul’ da harika geçen 4 yılın ardından İstanbullu bir yemek bloggeri olarak Haziran 2011 de Ankara’ya yerleştik. İstanbul gibi insanın içine işleyen bir şehirde doğup, büyüdükten sonra Ankara önümüzde bilinmez bir kutu gibiydi. Taşınmaya karar verme süreci hiç kolay olmadı ama şimdi dönüp de geriye bakınca hayatımızın en doğru ve isabetli kararıymış. Olaya tamamen o zamanlar 4, şu anda 9 yaşında olan oğlum açısından bakınca elbette durum böyle. Her koşulda Ankara çocuk yetiştirmek için çok avantajlı bir kent İstanbul’ a göre. Bir de üstüne üstlük bizim gibi özel bir durumu olan, farklılıkları ile kendine yer edinmeye çalışırken boğulan bir evladınız varsa Ankara biraz daha kolay bir şehir. Sadece biraz daha kolay. “Atipik otizm” teşhisi ile yüzleşmemizden yaklaşık 1 yıl sonra yerleştik Ankara’ ya. O dönemin en büyük kaosu, biz bu kabusla baş etmeye çalışıp debelenirken çevremizin ilgisizliği ve anlayışsızlığı oldu. Bu sebeple Ankara bizim otizmle mücadelemizde çok doğru bir adımdır. Etrafın lafından, sözünden, ilgiliymiş gibi görünen yergilerinden de uzakta bir başımıza kendimize bir düzen kurduk önce. Çünkü önceliğimiz Tuğra idi. Ne yaptıysak onun eğitimi ve gelecekte ayakları üzerinde durabilen bir insan olması içindi. İstanbul’dan araştırmalarımız sonucu Ankara’ da oğlumuzun kabul görebileceği bir kreş seçip evimizi ve semtimizi de ona göre belirledik. Şans hep bizimleydi. Harika bir kreş bulmuştuk ve halen keyifle yaşadığımız bir semtimiz var. Ve İstanbul ile karşılaştırıldığında birbirimize ayırdığımız bolca vaktimiz. Trafikte boğuşup enerjimizi tüketen bir şehirde değildik artık ve her türlü griliğine rağmen sakinlik ve huzur gelmişti hayatımıza. Evet Ankara öyle çok renkli, hareketli ve kolay kolay sevilebilecek bir şehir değil kabul ediyorum bunu. Fakat bizim şartlarımızda bizi iyileştirdi ve sarıp sarmaladı diyebilirim. Ailece uzun uzun yürüyüşler yapıp, yepyeni bir şehir tanımaya başladık. Senfoni orkestraları dinledik ailecek, bale izledim mesela ben hayatımda ilk kez, İstanbul’da olup da temposundan bize nasip olmayan ne kadar güzellik varsa vakit yaratabildik burada. İstanbul’a göre Ankara biraz daha memur kenti olmasından dolayı insanların daha medeni ve hayatın biraz daha kolay olduğunu söylememe zaten gerek yok. Sanırım biraz da benim şansımdan olsa gerek hayatımda ilk defa harika komşularım var, birbirimizle deli gibi bir tempoda tabak çanak transferi yaşıyoruz. Ne kadar başkent olsa da hala minik bir Anadolu kasabası olan bu şehre alışması zor ama sonrasında da vazgeçmesi zor.
Ankara’ ya yerleşeceğimi duyduğunda bir blogger arkadaşım Devletşah ” Şimdi ağlayarak gidiyorsun ya, bak dönerken daha çok ağlayacaksın haberin olsun ” demişti bana. Henüz dönüş gibi bir planımız yok ama şimdiden ona hak verdiğimi itiraf ediyorum. Çocuk yetiştirip kendinize vakit ayırıp geliştirmek isterseniz bu şehir bunun için biçilmiş kaftan. İstanbul gibi renkli gece hayatı, eşsiz boğazı, sıkıldıkça çıkıp iki nefes alıp hayat bulacağınız sahilleri yok tabii. Ama onların yokluğuna da alışıyor insan zamanla. Mesela benim ilk eksikliğini hissettiğim şeylerden biri martılar olmuştu Ankara’ya yerleştiğimizde. Kadıköy’ de yaşarken her sabah onların çığlıkları ile uyanmaya gayri ihtiyari öylesine alışmışım ki onlardan uzak düşünce ne kadar özlediğimi fark etmiştim martıları. Sonra gittim 3 tane martı kondurdum omzuma, oldum gurbetçi :))
Bir de blogger camiası açısından bakacak olursak İstanbul gibi bir cennetten sonra Ankara bomboş bir vaha. Şimdi bunu okuyan Ankaralı dostlarım bana kızacaklar ama işin gerçeği bu. Eğer bu işi biraz daha profesyonel amaçla yapıp maddi çıkar da bekliyorsanız İstanbul’ da olmak büyük avantaj. Ama benim gibi bunu hobi olarak görüp keyfini sürüyorsanız zaten her yer sizin için aynı olacaktır. Fakat blogger olma etiketinin de bana burada harika arkadaşlar kazandırdığını söylemezsem olmaz. Dostum diyebileceğim çok güzel insanlar tanıdım yine blogum sayesinde Ankara’ da. Yarın kalkıp bir başka şehre de yerleşsem blogger ünvanının bana bir yol açacağına inanıyorum. Ve iyi ki diyorum kendim için böyle bir kapı açmışım, sadece kendimi ifade ettiğim, kimseler okumasa bile içimi döküp mutlu olduğum bir kapı. Ve önümüzdeki yıl 2016′ da ikinci kez anne olup biraz da ikinci oğluşun maceraları ile tecrübeli annelik yazacağım sanırım blogda. İlkinde yaşayamadığım bir dolu içimde kalmışlığı bu defa tamamlayıp bu sürecin de keyfini sürmek niyetindeyim. 40 yaşında tekrar anne olmaya karar vermek, hele de ilki bunca zorlu ve gözümüzü korkutmuş iken delilik mi yoksa cesaret mi göreceğim inşallah Mart ayında. Açıkçası 9 yılın ardından tekrar bu karara varıp, tam da bu defteri kapatmışken hem de, yeniden “Hadi bismillah” dememin bir dolu sebebi var. İlki elbette Tuğra odaklı bir sebep, hayatta bizden sonrasında yalnız kalsın istemedim. Ne kadar zorlu bir sürecin beni beklediğini bilsem de ona bunu borçlu olduğumu biliyordum çünkü. Ona her şeyi verebilirdik ama bizden sonrası için yanında, elini tutan bir kardeş, bir yoldaş hepsinden değerli olacaktır. Tüm engelli ya da farklılıkları ile çocuk büyüten aileler bu konuda az çok benimle aynı düşünürler zaten. İkincil sebebim tamamen bencilce duygularımdı. İlk anneliğimde eksik yaşadığım her ne varsa bu defa tamamlamak, Allah kısmet ederse içimde kalan her şeyi bu defa içime sine sine yaşamak arzusundayım. Yolum, şansım buna müsaade ederse elbette.
Sevgili Elif blogunda bana yer verip, bir şeyler karalamamı istediğinde açıkçası konuya nereden girip ne paylaşacağımı bilemedim. Fakat yazdıkça yazasım geldi. Yıllar öncesinde aynı iş yerinde yollarımız kesişti Elif ile, 1.5 yıl kadar beraber çalıştık. Sonra ben kendi hikayeme koştum, o kendi hikayesine. İkimizin de İstanbul’ da başlayan hikayemiz farklı şehirlerde devam ediyor. Ve ne mutlu ki o da kendine dost olarak blogunu seçmiş. Ben Bodrum’ u pek bilmem, hatta hiç bilmem bile diyebilirim. Ama orada da bir dostum, bir kapım olduğunu bilmek çok güzel. Bir gün inşallah bir fincan kahve eşliğinde eski günleri yad etmek dileğiyle Elifcim. Sevgiyle kal…. Tüm takipçilerine de keyifli, huzurlu bir sene diliyorum.
Yasemin Aslıhan Babalık
www.ordanburdanhayattan.blogspot.com
twitter :@ yaseminbabalik
instagram : ordanburdanhayattan
İnsan kendi yazdıgını okuyup da ağlar mıymış yanu😢😢😢 bu hamilelik beni ne hale soktu bak🙈 Cok teşekkür ederim tekrar yer verdiğin için bana ve hikayeme. Sanırım ilk kez de senin aracılığın ile duyacak coğu kişi bebişi:)
iste bunlar hep hormon arkadasim:) asil ben tesekkur ederim. Minik oglus da dunyaya gelsin,yeni annelik maceralarini da okumak isteriz. Eline yuregine saglik.
Sevgili anne,benim de otizmli bir erkek kardeşim var 1982 doğumlu,ismi Mehmet ,biz o yıllarda çok sıkıntılar çektik,insanlar o yıllarda çok mu acımasızdı çok mu cahillerdi bilmiyorum ama biz kardeşimle dışarı çıktığımızda bizler çok üzüldük ama sonra güçlendik ve zamanla iplemez olduk.Geri dönüp baktığımda şimdi ile o zamanlar çok farklıydı.O yıllarda veya öncesinde çocuklar şimdiki kadar şanslı değillerdi.Neyse çok detaya inmeye gerek yok.Asıl bahsetmek istediğim geçen Ayşe Arman ın Ceyda Düvenci ile röp okudum ve Sınırlarını Aşan Çocuklar kitabını hemen satın alıp okumaya başladım,aslında otizmli çocukların çok farklı yöntemlerle otizm oranlarının düşürülebildiğini öğrendim,şayet okumadıysanız muhakkak ojuyun derim.Ayrıca otizmli çocukların beslenmesinin de otizme uygun gıdalarla olması gerektiğini bbiliyorum.
Bildiklerimi paylaşmak istedim.
Ayrıca ben de 2011 den beri Ankarada yaşıyorum,istanbuldan geldim ama ben sizin bulduğunuz sıcaklığı bulamadım ve İstanbulu ailemi dostlarımı buram buram özlüyorum.
Yeni doğacak bebeğinizi sağlıkla büyütün.Her şey gönlünüzce olsun.
Sevgiler
mine hanım merhabalar, evet o kitabı ben de röportajı okuduktan sonra merak edip araştırdım ama henüz edinmedim. hatırlatma için teşekkürler. umarım siz de ankarada huzuru bulursunuz, sevgiler
Yaseminnn ne guzel yapmissin cok dogru bir karar vermissin.. Seni ve esine tebrik ederim.. Tugraya da muthis bir Yeni Yil hediyesi olmus! Seni bu guzel ic döküşün için tebrik ediyorum ve keyifle takip ediyorum. Tugra’nın kardeşini heyecanla bekliyoruz. Herşey gönlünce olsun, keyifle neşeyle nice senelere.. Elifcim aklını seveyim ne güzel düşünmüşsün! Seni de severek
takipteyim:)
Evrim cim teşekkürler yorumun için.Takibe takip:) Ben de seni takipteyim :*
Ben hepinizi takipteyim canlarım ne güzel bir ekipmişiz ki biz şimdi bile yazılarınızı okuyunca çok mutlu oluyorum. sevgiler.
Handeeeee sen iyi bir ekip başı olmuşsun bak bizlere☺️ Yıllar sonra şu ekranda bile toplanmış olmak sanırım Elif’in başarısı oldu. Sevgilerimi yolluyorum
Evrimcim evet yıllar sonra cesaret toplayıp bu kararı verdik. Önce tuğra sonra kendimiz için. Güzel dileklerin için teşekkür ederim. Elifcim ne güzel birşey yapıp bizi biraraya getirdi. Ben de seni, dünya güzeli kızını ve o minnoş oğlunu öperim. Eşine de selamlar. Bir gün ekibi toplayıp uzun uzun görüşmek dileğiyle.
Ankara da hem sen hem Tugra yı cok sevdi.
Kuzum, ankaradaki istanbulum benim❤️ Sen bizim burdaki şansımız oldun
Çok güzel anlatmışssın duygularını Yasemincim. Ankara da ne güzel sevdirmiş kendini.Biliyorsun bizde de var bir İstanbullu.O da alıştı bu sakin şehre.Ayrıca ben bu bebiş olayını kaçırmışım.Çok sevindim.Sağlıkla kavuşmanı dilerim.Ayrıca seni misafir eden blog sahibine de selamlar,sevgiler,teşekkürler 🙂
Yasemin’cim
öncelikle ikinci kes anne oluşunu duymak , okumak beni çok mutlu etti , kocaman tebrikler. Canım ,
Hayırlısıyla Bebişinize kavuşun inşallah.
Ankara serüveniniz de kaderdaşız .
Ben Ankara’yı evimizin oturma odası
diye sevdim .
Mammaturca şimdilerde vaktimin çoğu
zamanını Bodrum’daki evimde geçiriyorum , kısmet belki bir gün tanışırız .Sayenizde yaseminle benzer kaderi paylaştığımızı öğrenmiş oldum .
Hayat diyorum , sevgiyle kalın .
Gülay hanım,
Cok teşekkür ederim. Yolumuzun ankarada kesiştiği kişilerden birisiniz. Bodrumda kapımız coğaldı desenize. Sevgilerimi yolluyorum bodruma.
Yasemincim ,
çok mutlu olurum bodrumda bir eviniz var bilin .
Yaseminciğim tebrik ederim yeni bebeğin hayırlı olsun
Erdemcim cok teşekkür ederim arkadaşım❤️🙏
Ne güzel anlatmışsın. Gözlerim nemli nemli valahi… İyi ki seni tanımışım Yasemin . Dostluklarda doğallık ve samimiyet benim için önde gelir. Sende bu özeliklleri bulduğum için benim için özelsin …
Sevgicim çok teşekkür ederim arkadaşım❤️ Ankaradaki nefeslerimden birisin sen de, varlığın, desteğin için teşekkürler
Yaseminim ne güzel bir haber bu, nasıl mutlu oldum senin için bilemezsin. Allah sağlıkla kavuşmayı nasip etsin. Heyecanla bekliyorum güzel haberlerini.